29 Aralık 2007 Cumartesi

29 aralık 20007 cumartesi (güzel avdı ama)












sabah saat 8:30 gözlerimi çalan telefonun sesine açtım ,kendime geldim ve telefona koştum.daha karga bokunu yemeden sabah fırçasını hilmiden ben yedim.ama haklıydı.akşamdan beraber konuştuk ve sabah ava gidecektik ben beyfendi uymuş kalmışım,aslında yapmam öyle şeyler ama oldu birkere.hemen toparlandım üzerimi giyindim,silahımı aldım doğru canım kadar sevdiğim köpeklerimin yanına çıktım.hemen ayaklandılar ve üzerime atlamaya başladılar,tuttum iplerinden hilmiyle buluşacağımız yere doğru çıktım yola.hep ava giderken yaşadığım o heycan içimde,bayram sabahındaki coçuklar gibiyim.selçuk çıkışında hilmiyle buluştum,ve av maailine doğru yolumuza devam ettik.buz gibi havada motorlarla yavaşca ilerleyip bir yandanda sohbetle 30 dk sonra av yerimize ulaştık.yaktığımız ufak bir ateşin başında hem yapacağımız avı konuşuyorruz,hemde sabah fırından aldığımız çıtır simitlerle kahvaltımızı yapıyoruz .o smitin tadıda sabahın kırağısında bir başka güzel ,o bir tek simit o an başka hiçbir şeyle değişilmez.sohbet ve kahvaltımız bittikten sonra hilmiyle ters istikametlere doğru ayrılıp iz kesmeye başladık.yaklaşık 300 mt yürüdükten sonra 2 tane ize rastladım,ve bir müddet takip edip ormana soktum,hemen hilmiye seslendim ve hilmi yerini aldı.işte heycan başlıyordu,ava her gittiğimde sanki ilk defa gitmişim gibi köpeklerimi salacağım an kalbim çarpıyor.zaten avcılığı yaptıran o heycan değilmi.oracıktan saldım köpekleri.ses vererek ok gibi fırladılar elimden,bir süre ilk saldığım parçada izi sürdüler ve köpekler ormandan çıktı, ses vererek efes gölüne doğru gittiler.bende arkalarından surlara doğru çıktım,hem köpekleri dinliyor,hemde o güzel doğayı seyrediyordum.az sonra hilmide geldi yanıma.köpekler gölün sazlığında ses veriyorlardı.ama domuz ordada kalmamış,izi ordanda çıkardılar ve bülbül dağına doğru çıktılar. 1 saati geçmişti ve köpekler hala kokudan ilerliyordu.bülbül dağından tekrar arvalyaya doğru yöneldi köpekler.ordan bir parça ormana girdiler,hilmi hemen önünü kesti ben köpeklerin arkasından.ama domuz ordada kalmamış,köpekler orayıda geçti ve az sonra bir ileriki parçada domuzun başına vardılar.hilmi aceleyle önüne geçmeye çalıştı,ama yetişemedi domuz hiç dayanmadı ve hemen yatağı terk etti.bir müddet arkasından gittik.köpekler karşıya meryemana dağına geçmişti.bizim oraya dağ yollarından gitmemiz mümkün değil,kuşadası asvaltından dolaşmamız lazım.olduğumuz yerden bir müddet köpekleri dinledik ,tam enin olamakla beraber köpeklerin sesi bahçecik boğazına doğru gidiyordu.yavaş yavaş köpeklerin sesi uzaklaşarak koyboldu.ben dayanamadım ve yola çıktım ,arkamdan hilmide.köpeklerin sesini duyduğumuz son noktalara ulaştık.ama hiçbir ses alamadık.belirli noktalara gidip her yeri dinlemeye başladık ama hiç bir ses yoktu.uzun bir bekleyiş başladı 2 saat geçmesine rağmen hala bir gelişme yok. ben daha fazla duramadım ve köpekleri ilk saldığımız yere gidiyorum dedim hilmiye onun orda kalmasını istedim.çünkü biz karşı tarafa geçerken köpekler geri dönmüş olabilir düşüncesi vardı bende.köpekleri saldığımız ilk noktaya geldim.malesef ordada bir ses yok . çok geçmedi ve hilmi telsizden köpekler kuşadası asvaltı üzerinden geri dönüyor dedi.köpeklerin sesi 3.5 saat sonra çıkmıştı ve geri geliyordu.az sonra bende köpekleri duymaya başladım .hemen hilmiye döndüm onunda yanıma gelmesini istedim.köpekler gelirken hangi tarafa yönelecek diye karşıdan dinliyorum.yeni yetiştirdiğim barut ve hilmi nin köpeği arap kovgunda babalarının arkasından yel olmuşlar.onlar av yaptıkca köpek yetiştirmenin başarısına ulaşmaın zevkiyle dinliyorum onları.köpekler yönlerini belirledi ve ben yerimi aldım.adres verilmişcesine üzerime doğru geliyolar.biraz sonra domuzun ormanda sesini duydum iyice yorulmuş neseflenerek üzerime doğru gelior.ben tam köşe noktadayım.sağımdan ve altıma doğru inen şeritten çıkabilir,2 tarafada dikkatle bakıyorum.domuz ilk önce sağıma doğru yürüdü ve şeridin kıyısına kadar geldi,tüfek yüzümde ve çıkmasını bekliyorum artık.o an dünyadaki hiç bir olay yok aklınızda köpekler domuz ve siz sanki dünya durmuş dondurmuşlar bir süreliğine.domuz birden geri döndü ve solumdaki şeritten hızla fırladı,görmemle beraber bastım tetiğe.oracıkta kaldı. köpekler geldi ve onlarda 5 saatlik emeğin ödülüne ulaştılar.hilmide bu arada yetişmiş ama ses yapıp domuzu kaçırmıyayım diye yanıma yaklaşmamış.oturduk şeridin kıyısına başladık avın hararetli ve heycanlı sohbetine,anlat anlat bitmez artık o sohbet.kalktık ve anı ölümsüzleştirmek için fotoğraflarımızı çekildik.tam bu sıra murat aradı ve ben yanınıza gelicem nerdesiniz dedi ,yeri tarif ettim ve gelirken su ve yicek bişeyler getirmsini istedim.biz aynen gır gır şamataya devam ettik.yaklaşık 30 dk sonra murat misafiri orçunla beraber yanımıza geldi.biz murata değilde eline bakıyoruz ne getirdi diye.acıktık tabi muratı görenmi var .sağolsun kardeşim koca paket gofret getirmiş, biz hilmiyle 2 aç başladık gofret kemirmeye,bu arada azımız boş kaldıkça 2. avı neye yapalım diye konuşuyoruz .karnımız nisbeten doydu ve dinlendik.aslında bize kalsa yerimizden kalkmıcaz ya ,murat ava yeni geldi o dururmu.kalktık ve hemen üzerimizdeki parçayı aramak için hareket ettik.ben murat ve orçun öneze yapacağımız yere doğu çıktık ,hilmi ise köpekleri salmak için alt tarafımızda kaldı.yerimizi alır almaz hilmiye anons ettim köpekleri salması için .(ben ona köpekleri sal dedim o gitti köpekleri domuzun üstüne attı)şans ya hilmi köpekleri salar salmaz köpekler domuzu buldu .hilmi aşağıdan sürek yapmaya başladı ama domuz kalkmıyor,hilmiyi baya uğraştırdı . havaya silah atarak bağır çağır sonunda yürüttü domuzu,köpekler kovguna geçti ve geliyorlar.sanki az önce domuz vuran ben değilmişim gibi başladı yine heycandan kalbim çarpmaya.domuz direk orçunun üzerine doğru gitti .yukarıdan seyrediyorum nasıl atacak diye,ama ne olduysa onun önünden döndü ve yukarıya yöneldi köpeklerin sesi .muratla aramıza girdi ya murata yada bana çıkacak .köpekler iyice yaklaştı ben fermalamaya başladım her an şeride atlayabilir.bir yandanda muratı kesiyorum .murat işaretle önümde dedi ve tüfeği yüzüne aldı henüz 10 sn geçmemiştiki tetiği çekti. yanına doğru yöneldim köpekler sesi kesti anladım ki vurmuştu ,çok iri ve güzel bir domuzdu.2. av çok kısa sürmüştü ama çok zevkliydi.hilmide yanımıza çıktı,yine başladı sohbet 25 dk süren avın bile sohbeti bile saatlerce sürer artık ,hep söylerim avın güzel yanı sonundaki sohbeti. bir av günü daha bitti.bazen çok dua ederim gün bitmesin biraz daha dağda kalayım diye.heralde elimden gelse hiç inmicem dağlardan şehre.dağlara aşığım

26 Aralık 2007 Çarşamba

26 aralık 2007 çarşamba ( domuz küçük ama ekip büyük )






26 aralık 2007 hilmi,murat,seko,umut,mehmet, ve ben yine dağlarda koşturmak için sabah klüpte buluştuk, hem kahvaltımız yapıyoruz hemde ahmetbeyli 'den ava misafir olarak katılacak tolga ve zekiyi bekliyoruz. ama bizim misafir avcılar biraz ehli keyif çıktı. yanımıza geldiklerinde saat 9:30 olmuştu .biraz sıkıntıyla çıktık yola. mevki yine pazar gün av yaptığımız (şirince köyü yangın kulesi mevki)tekrar 2. bir avı aynı yere yapmamın sebebi,o gün kaçırdığımız büyük bir domuz .av maaline ulaştık ve ben hemen attım kendimi arabadan,koyuldum iz kesmeye.hemen hemen bütün şeritleri gezmeme rağmen o büyük ize rastlayamadım biraz üzüldüm. ilk postayı yapacağımız yere karar verdim ve hilmiye bu parçayı sarıcaz ona göre kesin deyip aldım köpekleri yürüdüm.köpekleri salacağım yere doğru yürürken alt tarafımdan gelen köpek sesleri dikkatimi çekti.biraz daha aşağıya inince anladımki orda tavşan avcıları vardı .telsizden hazırız ononsu gelince hemen köpekleri saldım.ama barak hayatında daha önce yapmadığı bişeyi yaptı alt tarafımızda bulunan tavşan kovan köpeklere doğru koşarak gitti barak gel mel falan filan dinlemedi.neyseki barak tavşan kovmaz,köpeklerin yanına gitti ama ordan çabuk ayrıldı. oradan köpekler hilmiye doğru gitti ve bende hilmiye köpekleri tutup geri getirmesi için anons ettim.yaklaşık 15 dk sonra hilmi köpeklerle geldi ve yerine döndü, ben barağı biraz fırçaladıktan sonra tekrar aynı yere saldım barak yediği fırçayla hemen ava başladı.saldığım parçada hiç bişey bulamadık ve hemen 2. postaya geçtik tekrar saldım köpekleri az sonra barak ses vermeye başladı ama yoldan aşağı indi yani sargıdan çıktı .hemen aceleyle köpeğin alt tarafına yetiştim bu arada köpekler domuzun başına varmıştı .
bende bağrış başladı havaya 1 el sıktım domuz yürüdü yaklaşık 150 mt köpeklerin sesi açıldı bende bu ara hilmiye size doğru geliyor diyordum ki köpeklerin sesi geri döndü.ben tekrar sürek yapmaya başladım ama bu domuz heralde sağır dı. yine yatağına geri döndü,ben tekrar yüklendim ama beni pek tınlamıyor.biraz yatağa doğru yürüdüm köpekler tam karşımda sarıyorlar,bu arada ben dururmuyum bağrış çağrış yıkıyom ortalığı .birden domuz köpeklere daldı ve yaklaşık 15 mt yürüdü domuzu gördüm durdu ve dinliyor,benim mesafem ise yaklaşık 50 mt hemen tüfeği yüzüme aldım . tam koltuğuna tek atış yaptım domuz 1-2 saniye olduğu yerde öylece durduve birden dereye doğru yuvarlanmaya başladı köpekler arkasından hemen bende görüntü alabilmek için telefonumu çıkardım ve köpeklere doğru inmeye başladım.oraya geldiğimde domuz ölmüştü.köpekler hırsını alabilmesi için biraz durdum .az sonra mehmetle beraber hilmi geldi yanıma.ben aynı yerde bir yada bir kaç domuz daha olduğnu düşünüyordum çünkü oraya giren iz kalabalıktı.hilmi ve mehmeti yerine gönderdikten sonra tekrar köpekleri aynı yere saldım köpekler o parçayı gezdi ama bir icraat olmadı . köpekleri tuttum ve arkadaşlara toplanmaları için anons ettim,zaten ava çok geç çıktık öğlen omuştu,toplandık ve yemek molası verdik,yaktık bir ateş hem sucuklarımız pişirdik hemde ben elimden geleni yapmama rağmen domuzu yatak bölgesinde vurduğum için fırçamı yemiştim.yemek ve fırça faslından sonra bir posta daha yapmak çin toplandık ve ordan kurt kayası mevkiine geçtik.arkadaşlar yerlerini aldı ve ben (amele)tuttum yine köpeklerin ipinden.kurt kayasının altındaki zeytinliğe doru indim ve saldım köpekleri köpekler aşağıya doğru yöneldi,yaklaşık 20 dk sonra derinden köpeklerin sesini duydum ve otarafa yöneldim, köpekler domuzu bulmuş ve kovguna başlamıştı hemen havaya ateş etmeye başladım .ama hayatta ilkler hep olur .domuz daha önce görmediğim bir yere belevi üstündeki sırta doğru kaçmıştı.yapacak bişey kalamıştı oturup beklemeye başladık 2 saatlik sıkıcı bir bekleyişin ardından köpeklerin sesi derinden gelmeye başladı ,bizimkiler geri getiriyordu hemen umuta motorla alt yola dolaşmasını köpeklerin bizden tarafa geçmesiyle sürek yapmasını istedim ve umut hemen motora atladı ve gitti. 15 dk sonra umutun silah sesleri duyulmaya başladı köpekler bize doğru çıktı ve önezeye yöneldi .az sonra önezede bir silah patladı ve hilmi bana tamam tolga vurdu dedi. bende tam önezeye yönelmiştimki 2 el daha silah patladı hemen döndüm ne oldu diye bu arada köpeksiz bir domuz kaymış ve oda zekinin üzerine gitmiş oda onu vurmuş.av tamamdı topalandık ama bir eksik vardı barut ortalıkta yoktu arkadaşlara sordum ve kimse görmemiş ama köpek kovgundaydı . biraz bekledik ama hala ses yok.az sonra hilmiye misafirleri al ve selçuğa inin onlar geç kalmasın dedim hilmi arkadaşlarla yola çıktı ,onların orkasından umut ve serkanıda gönderdim .ben kuzenim muratla beraber orada kaldım ne olursa olsun köpeğimi dağda bırakmam gerekirse sabaha kadar ararım dağlarda .ufak bir ateş yaktık otur otur sıkıntı bastı havada karardı kararıyor .kalktım ve köpekleri ilk saldığım yere doğru indim ve orda barutun sesini duydum hala o saatte domuzun başında sarıyordu.aslında çok hoşuma gitti hırsı ama hava kadardı ve soğuk hemen çağırmaya başladım yaklaşık 30 dk sonra çıka geldi biraz onu sevdim ve arabaya doğru yöneldim .eve geldiğimizde ise saat 7.30 du.şimdide hem yordunluk çayımı içip hem yazımı yazıyorum.avcılığı seviyorum hepte sevicem ...

23 Aralık 2007 Pazar






23 aralık 2007 pazar (kurban bayramının 4. günü)ben ,hilmi,muzaffer,emin,kuzenim murat,vede balatcık köyünden mustafa yine aynı av heycanı ile çıktık dağlara.mevki şirince köyü yangın kulesi nin selahattin yüzü.sabah av maaline geldiğimizde ufak bir ateş yaktık,hem yapacağımız avı konuştuk hemde o sabahın soğunu üstümüzden attık . sonra ilk postayı yapacağımız yere doğru yöneldik.herkes yerini aldı bende köpeklerim barak ,barut,ve hilminin köpeği arapla yangın şeridinin kıyısından iz bakarak ilerliyorum biraz gittikten sonra bir iz gördüm ormana doğru giren ama hoşuma gitmedi iz biraz ufaktı o izi bıraktım ve bi 150 mt daha yürüdüm orada bir izle karşılaştım bu iz güzeldi,oracıktan salıverdim köpekleri barak yapıştı kokuya sesle ardından barut yetiştirdi köpekler sesle aşağıya doğru gitti ve uzaklaştı.hilmi az sonra telsizle anons etti.köpekler onun yanına çıkmış ve köpekleri tutmuş.domuz köpekleri saldığımız yerin arkasına geçmiş .hilmiye orda köpeklerle durmasını postayı bi arkaya geçireceğimi söyledim.hemen herkesi topladım ve bir arkaya tekrar önezeyi yaptıktan sonra hemen hilmiye anons ettim köpekleri salması için .az sonra köpekler aynı ize tekrar ses vermeye başladı.köpekler yangın şeridinden 150 mt kadar gitti ve domuzun başında ses vermeye başladı .hilmi hemen davrandı bağrış çığrış havaya ateş hilmi karıştırdı ortalığı. domuz kalktı ve köpeklerin sesi bana doğru yöneldi bende heycan başladı ben köpeklerin geldiği yönü seğrederken o güzel mahluğu gördüm biraz yürüyor dinliyor tekrar yürüyor.tabi bu arada direk ip çekmece üzerime geliyor. köpekler sıkıştırdıkça iyice bana yaklaştı hemen şeridin kıyısına diz çöktüm ve artık çıkmasını bekliyorum birden fırladı tüfeği yüzüme aldım ilk atışı yaptım 2.atışı yaptım 3. atış derken domuz karşıtarafa geçti şaşırdım kaldım.vuramadımmı acaba derken köpekler geldi. domuzun girdiği yerden girdiler yaklaşık 30 mt sonra ses kesildi ve hırlaşmalar başladı.evet benim domuz orda kalmıştı hemen girdim , köpeklerin yanına geldiğimde hemen merakımı giderdim ilk kurşunum koltuğuna,2.kurşunum ise boşluğuna isbaet etmiş 3. kurşunum ise malesef.tüm arkadaşlar toplandı hemen, işte avın en güzel tarafı başladı .nasıl geldi ne oldu köpekler şöyle yaptı bu böyle oldu falan filan bitmez artık o muhabbet.yaklaşık 30 dk sonra tekrar başka bir posta için hareket ettik yine herkes yerlerini aldı. biraz dolaştım ama iz bulamadım haydi oğlum diyerek saldım köpekleri ormana köpekler biraz girmiştiki ormana ses vermeye başladı izden yaklaşık 250-300 mt kadar gitti başladı domuza sarmaya tabi barutta yanında(barutta barak gibi kendi yetiştirdiğim yawru tabi o av yatıkça ben kaçırıyorum zevkten altıma)havaya 1-2 el ateş ettim ama bizimki yerinden kıpırdamadı.ormanda köpeğe doğru biraz yaklaştım ve tekrar bağır çağır tan tun bizimki yürüdü, köpekler kovguna geçti oturdum çam fidesinin dibine dinliyorum.köpek önezeye yaklaştıkça kulağım patlıyacak silah sesinde az sonra beklenen ses geldi önce bir el ardından 4 el daha silah patladı .hemen telsizeyöneldim ve merakla sordum durum nedir malesef mustafa 5 el atmasına rağmen vuramamış.olsun bu avcılık vurmak ta kaçırmakta olacak canını biz vermedikya . zaten her attığını vursan avmı kalır memlekette.kaçırmakta başka bir güzellik . köpekleri domuz geçince tutmuşlar hemen bir araya geldik yaktık bir ateş oturduk sohbete çayımız demlendi yemeğimizi yedik,gırgır şamata kahkaha hırlaşmalar boğuşmalar işte avın güzel yeri dedikya .gerçekten çok güzeldi.allah bizlere kazasız belasız nice avlar yapmayı nasip eder inşallah...

20 Aralık 2007 Perşembe

keçi kalesi mevkii sabah dönüşü

günlerden cumartesi herkes klüpte ve sıkılmış.bu durumda biz boş dururmuyuz hemen kurduk meclisi sabah av var derken işi çevirdik sabah dönüşüne.gece saat 2 gibi çıkacaz ve saat 3 te herkes domuzun sabah geçit yapacağı noktaları kesmiş olacak her ihtimale karşı köpeklerimizide alıcaz yanımıza,muhabbet bu şekilde devam ederken yaklaşık 15 kişi toplandık ve dediğmiz gibi sabah dönüşü avına kesin karar verildi.eee saat zaten akşam 23:00 bu saatten sonra yatılırmı bizde aynen öyle yaptık oturduk ve saat 2 ye kadar sohbetle geçirdik zamanı.saat 02:15 te tüm arkadaşlarımızla selçuk çıkışındaki benzinhane den hareket ettik .av maaline yaklaştığımızda durduk ve herkez yerini seçti artık o dakikadan sonra konuşmak gürültü yapmak yoktu .ve konuşulduğu gibi herkez yerlerine dağıldı,tabi bu arada hilmi ile ben yine herzaman olduğu gibi geri hizmette kaldık ,yani köpeklerin başında sabahlicaz ve altta domuz kalırsa köpeklerle müdahale edecez , geçtik tren yolunun kıyısına yaktık bir ateş başladık gırgır şamataya .saat 03:45 gibi tam karşımızdan silahlar patlamaya başladı artık ovada domuz dururmu ova boşaldı her yerden silah sesi vuran kaçıran tabi biz dururmuyuz herkezle telsizde kaçıranı kızdırmalar vurana topal yada kördür o domuz demeler .yarım saat aralıklı silah sesinden sonra ortalık duruldu sabahı beklemeye başladık.saat 05:30 gibi ahmet abi hilmiyi aradı önüne bir tek domuz geliyor ve ona çıkmıyor altındaki ufak bir çalı kümesine giriyor biz dudurmuyuz ,işte orda bizim görev başlıyor bindik motorlara doğru ahmet abinin dediği yere ,uzaktan işaretleşerek yeri öğrendik.herzaman bana yatakta domuzu vuruyorum diye kızan hilmi atladı hemen ben gideyim yatağında vurayım şunu diye (tabi domuz ufak bir parçada yatıyor ya ) tabi arkadaşım dedim buyur .hilmi köpeklerle beraber tarif edilen yere gitti ve köpekleri saldı köpek kokuyu tuttu ama ahmet abinin dediği yerden geçti ve devam etti ahmet abiye sordum tekrar abi köpek dediğin yeri geçti ahmet abi ısrarla domuzun orda olduğunu söylüyor .ben köpeği takip etmeye devam ettim köpek karşımızdaki uçurum kayaların altına girdi ve orda domuza sarmaya başladı (yani ahmet abi domuzu bi ara gözden kaçırmıştı ) sağ ve sol 2 tarafta kesik yukarısı uçrum zaten domuzun gidecek pek bir yeri kalmadı ben köpeğe doğru çıkmaya başladım bağırark ve de havaya silah atarak kaldırmaya çalıştım ama nafile ,bu arada hilmide telsizle köpeğin sağından yanaşmamı ve ona doğru sürmemi istiyor ,bende tabi tabi ben gideyim vurayım da gördiye cevap veriyorum .köpeğe iyice yaklaştım hala bağırıyorum ama nafile kalkan giden yok.iyice sokuldum köpeğe, ve köpeğin önündeki pırnarın dibinde gördüm domuzu .hemen hilmiye döndüm hilmi ben domuzu vuruyorum dedim oda sakın falan filan derken ben tetiği çektim .ve bana ceza verdiler ordan aşağıya 250 mt mesafeyi domuzu yanlız çekerek aşağıya indirdim . olsun ben zevkimi yaptım heycanımı yaşadım cezasınıda çekerim :)))))) o gün tam 8 domuz vuruldu çok zevkli sohbeti bol güzel bir avdı .....

cıvaşır burnu

av sezonu yeni açılmıştı herkeste bir hırs ve heycan. ve o aralar cıvaşır burnundaki mısır tarlasında bir büyük domuzun dolaştığını ve görüldüğünü duyuyorduk. öğlenden sonra saat 2 gibi 4-5 arkadaş toplandık çıktık yola istikamet cıvaşır burnu.av maailine geldiğimizde dağıldık ve herkes yerine yerleşti ben köpekleri saldım ve girdim tarlanın (mısırın)içine evet o iz orda yaklaşık 150 dönüm mısırı taradık ama malesef sonuca ulaşamadık .hemen içimize domuzun mısırta kalmadığı dağa çıktığı gibi hisler doğmaya başladı aradan 2 saat geçti hala tık yok .hilmi ne yapalım diye sorduğunda yan tarafta ufak bir mısır tarlası var oarayıda arayalım dedim ve o tarafa doğru yürüdüm bütün arkadaşlar o mısırın uç tarafında toplandı köpekleri kontrol ettiğimde ufak eniğim gümüş yoktu ortalıkta .köpeği ufak mısır tarlasına doğru yönlendirip gümüşü aramaya başladım .tarlanın öteki ucuna varmıştımki hilmi bana bağımaya başladı havada biraz rüzgarda var ve mısırın hışırtısından ne söylediğini anlayamadım ve ona doğru yöneldim yolu yarılamıştımki hilminin demek istediğini anladım.o an köpeğin sesini duydum barak domuzun başında ses veriyordu .usulca daldım mısırın içine yavaş yavaş köpeğin sesine yaklaştım yaklaşırken bir yandanda rüzgarı hesab ediyordum ve o ara barağı gördüm usulca çöktüm olduğum yere artık gözümle yattığı yerde domuzu arıyordum .yaklaşık 2 dk kadar bakındım birden koca hayvanın hemen önüm yattığını gördüm (bir körün bile görebileceği domuzu ben 2 dk aradım )usulca tüfeğimi kaldırdım ve tam kafa bölgesine atış yaptım ve yerinden bile kalkmadı ..av kurallarına göre yaptığım yanlıştı eğer sürekçiysem o domuzu kaldırıp arkadaşlarıma sürmem lazımdı ama ben ara sıara yaparım böyle şeyler :)))).arkadaşlar özelliklede hilmi (şişmanım benim)kızıyorlar ama ben affettiririm kendimi

arvalya mevkiindeki son avımız

partnerim hilmiyle yine bir gün klüpte buluştuk,yapacak iş yok zaten birbirimizin gözüne bakarak ben ona o bana içten içe hadi hadi alalım köpeklerimizi dağa gidelim diyoruz .bunu dile gelmesi bir iki bardak çaydan sonra oluyor .ve sonunda ya o yada ben patlıyoruz haydi ne işimiz var burda gidelim ,zaten kelimeler bitmeden fırlıyoruz ayağa .bindik motorlarımıza ve o gün kader bizi arvalyaya götürdü ilk önce biraz iz kestik ,ama malesef güzel bir iz bulamadık.ve öylesine salı verdik köpekleri ormana ilk önce ben girdim köpeklerin arkasından ama nafile köpekler tek ses vermeden çıktı ormandan ,oturduk 1-2 sigara ve sohbetten sonra karşı tarafı aramaya karar verdik bu sefer hilmi girdi köpeklerin arkasından .ben ise motorumla domuzun geçmesi muhtemel yere gittim yaklaşık 30 dk geçti ama hala hiçbir ses yok bu arada hilmiyle telsizden ne oldu ne olabilir gibi konuşuyorduk yavaş yavaşta köpeklerin zili duyuluyordu ,barak tam şeride bana yaklaşmıştıki birden o beklediğimiz sesi verdi hiç ize ve kokuya ses vermeden domuzun başında ses vermeye başladı ,hilmi aşağı tarftan biraz bağırdı ve domuz kalktı zaten bana çok yakındı .20 mt kadar köpeğin sesine doğru yukarı çıktım ve o güzel canlı şeridin kıyısına kadar geldi ve dinliyordu ,birden fırladı şeride çıkmasıyla tüfeği yüzüme aldım yaklaşık 25 mt mesafeden tek atış yaptım .çok basit ama zevkli bir av günüydü ...sonuç videoda

insan ve doğa


Kiminin işi bulut saymaktır. Kimininki ise bahar çiçeklerinin tomurcuklarını patlatacakları zamanı beklemek... Kimi izler bir salyangozun gezintisindeki ince salınımı, kimi ise karıncalarla iletişim psikolojisi üzerine sessiz sohbetlere dalar.
Onlar kar tanesinin türlü şekillerini karelere alıp sonsuzluk kütüphanesine depolayanlardır. Bazıları insanın kanını donduran bekleyişlerle, insan vücudunun açık havaya maruz kalmış, suda ya da toprak altındaki halinin doğaya karışma sürecini günlük tutar gibi not ederler. Kimisi köpekbalıklarının neden kanser olmadıklarını anlamaya çalışır, kimi ise balinaların neden baş aşağı uykulara daldıklarını...
insanlar doğayı hep merak eder aslında ,ama kirletmekten de asla vaz geçmezler ...

erol iğci(çeşmeci erol)


aynı türden daha önce dünyaya gelip gelmediği bilinmiyor .ama biz onu yinede türünün son örneği olarak kabul ediyoruz .onun hakkında hiçbir aydının yorum yapabileceğini sanmıyorum ,eminimki değerli yazar EMİN ÇÖLAŞAN onu tanısaydı o dahi onun hakkında bir yorum yapamazdı . doktorlar onu kendi haline bıraktı ......

emin aldemir


emin i anlatmaya aslında sayfalar yetmez.emin başlı başına bir olay eminle olduğunuz sürece avda aç kalıcam çaysız kalıcam yada aracınız bozuldu yolda kalıcam diye aklınıza gelmesin.ayaklı restoranmı desem ,tamirhanemi desem,emin bu her an motorundaki heybeden ne çıkacağı belli olmaz .birde muhabbetleri çok hoştur değişik bir dille anlatım yapar (msl bir günkü sohbetimizde ertesi gün gideceğimiz büyük bir domuzdan bahsediyorduk nereye kaçacağı nasıl avyapmamız gerektiğini falan ,emin in domuzun ters bir tarafa kaçacağını anlatmaya çalıştığı kelimeler şunlardı. İRİ TEKLER RADİKAL HAREKETLERDE BULUNUR bu harikaydı )kısacası emin bi harikadır eminle dağda olmayı seviyorum .bu arada iyi bir iz sürücüdür

19 Aralık 2007 Çarşamba

sevgili arkadaşım harun ava ve doğaya duyduğu sevgiyi böyle anlattı


14-06- 1979 trabzon of doğumluyum ilkokuldayken okuldan çikan çoçuklar eve giderdi ,bense tarlalardan keklik uçura uçura eve giderdim ..mahallenin köpekleri nerde harun ordaydi ,12 -13 yaşlarindaydik tüfek vermezdiler bize ,dağa gider kalirdik ama köpeksiz hayatta dağa çikmazdim ...bulamassam onlari ben gitmezdim dağa..bi kiş geldim 15 tatile köye dersaneye gidiodum baktım arkadaşlar av yapıo o geliş kaldim köyde ..işim sade domuzla hastayim onlara.

18 Aralık 2007 Salı

işte buda bizim umut


umut tek kelimeyle bir bomba,umut anlatılmaz yaşanır o.deli desem değil ,akıllı desem hiç değil .azına kadar heycan dolu enerji dolu bütün derdi domuzlar ,vede tabi sekoyu kızdırmak.o bizim grubun neşe kaynağı olmazsa olmazlardan biri.

harun yazgı




2005 yılında çıktık yola .çıktığımız yer izmir ,gideceğimiz yer trabzon.bizi oralara taşıyan sadece av ve doğa aşkı yeni yerler görmek değişik havayı tatmak ,yeni insanlar tanımak.işte harun lada orda yaptığımız avda tanıştım .efendi saygılı ve gerçekten iyi bir avcı iyi bir dost. benim içinde hep öyle kalacak ...

hilmi uyaroğlu


BENİM İÇİN ÖLÜŞTÜR

bir av günü

avdan önce yapılan sabah kahvaltısı,sıcak çay allahım sabahın kırağsında nekadar mükemmel eminin hakkı ödenirmi bilmem ,ama dağdaki kahvaltı ve çaylarımızı onun sayesinde elde ediyoruz.ona çok bi teşekkürüm allah razı olsun ondan

barış,umut,serkan


bir av gününde verilen arada sığırların kanları depreşiyor ,ve sığırlar boğuşuyor

sevgili arkadaşım barış kasaboğlu


barış köpeği bulut bir av gününde .barış iyidir hoştur ama hala hangi avı yapacağına karar vermiş değil .kuş tavşan ve domuz arasında gidip gelmekte .aldığı köpek bulut belki onu tamamen kuş avcısı yapabilir ama bilinmiyor ,zamana bırakıp görücez ...

Candan TURHAN


...göğsüne bir şeyler bastırır. Her şey üstüne doğru yuvarlanır sanki evde. Bir şeyler kırılır, bozulur, bozulmayan da gözüne batar. Ne yapsan olmaz, çaya bir yaprak nane atarsın, köpeklerine en sevdikleri bisküviden verirsin, anneni ararsın, yine olmaz. Kalkıp gidersin sonunda: dağa. eskiden gidemezdin, oturur yollara bakar ağlardın, şimdi gitme zamanı diye. Şimdi gidersin.
Sabah erken, daha sinekler uyanmamışken ve (melih cevdet’in ruhu şad olsun) develer cigara içerken, çıkarsın dağa. “Dağa çıkıyorum” diye düşünmek bile bir coşkunun ipucunu verir gönlüne, bir ferahlık kıyısından. ruhunun, bedenine en yakın olduğu saattir o saat. Daha gündelik dünya ile kirlenmemişsindir, rüyanın devamı gibi, bedenin yok gibi, bembeyaz ışık saçan ruhunla doğanın koynuna girersin sıcak sıcak.
Sonra ver elini toprak kokusu. Ver elini sabahlıklarını toplayan karınca, uykudaki çiçekleri söğen dev arı, buruşuklarını düzelten yapraklar, günaydın yeşiller, papatyanın, gelinciğin sonu, gülibrişim veya patlangaç kokusu. yavaş yavaş çıkar sıcak, sen şekil almamış bir ruh gibi taşlara akarken.
Bir şahin çıkar aniden. Şahinler hep aniden çıkar zaten, birden bitiverirler tüm alacalıklarıyla mavi göğün ortasında. Kanatlarını kıpırdatmadan süzülürken bir veya iki keskin çığlık atar. Çok uzakta, yüksekte olmasına rağmen sana selam verdiğini düşünürsün. Takılır gözün, sanki bakışınla ona akar gibi, onunla dönersin usulca yitip gidene dek. Şahinler yitip gitmeden bırakılmaz.
Sonra bir sincap hoplar önünden, su içtiği yalaktan ağaca doğru. sincap kardeş korkma, yuvanı göster bana. bir taşın, bir yılanın, bir çiçeğin ya da çiçeğin altından göz kırpan meyvenin, bir çalının peşine takılır alır başını gidersin. Nereye yoktur dağda, ne zaman yoktur, niçin hiç yoktur. Her şey orada ve o anda. Oluyorsa oluyor. Varsa var. İşte o kadar.
Gerçeği kavrarsın. Ya da: gerçek seni kavrar... Hah, işte bu, dersin. genişlersin, şöyle bir ferahlık gelir üstüne, bir hafiflik

Candan TURHAN



Şehir dışında her yer sürgündür modern insana. Zevkle yenilip zamanla vücuttan atılan bir yemek gibi algılanır doğa da - güzeldir, hoştur, bir miktarı bir süre yeterlidir. Bir küçük zevktir, insanın yüce yaşamının kıyısında. Öyle de kalmalıdır...
Çok zaman oldu, uzaklaştık, farklılaştık. Oysa bir zamanlar doğanın bağrında varolmuştuk. Bebelerimizi kurtlar yalamıştı belki. Domuzla yanyana su içmiştik dereden. Köpeğin açtığı kuytuya sığınmıştık. Yaşam mücadelesi vermiştik birlikte. Koptuk.

Toprakla ilişkimizi gevşettik önce. Tozu, çamuru pislik saymaya, evlerimizi topraktan yukarılara yapmaya, evlerimizi, bahçelerimizi beton kaplamaya başladık. Toprakla birlikte hayvanları geride bırakmış olduk. Uzaklaştıkça tanımaz olduk onları, tanımayınca korkmaya başladık, korktukça daha uzaklaştık...

Hayatta kalma mücadelesinde iki seçeneğimiz vardı: Uzlaşmak ya da hakim olmak. Karanlık tarafımız kazandı: İktidarı, gücü, hükmetmeyi seçtik. Kendimizi öyle daha güvende hissettik. Gelişme denen sürecin bir aşamasında, doğayı bizi de içeren bir büyük bütün olarak algılamaktan vazgeçip “biz” ve “onlar” olarak iki cepheye böldük. Onlar olduğu yerde saydı, biz ‘ilerledik’.

İktidar, tebaya ihtiyaç duyar. Küçük Prens’in kralının boş gezegeninde gördüğü herkesi hemencecik tebalığa kaydetmesi gibi, hükmedilecek birşeyler arar sürekli iktidar. Ve kendine bir teba buldu hemen, en yakınından: İlk olarak onun süründüğü, mücadele ettiği, herşeyle bir ve eşit olduğu zamanları bilen, birlikte mücadele verdiği kadim dostunu, doğayı sırtından bıçaklayarak teba ilan etti; o günlerin anılarını öldürmek için belki de...

(Daha sonraları, doğaya mükemmelen hakim olduğuna inandıktan sonra, hala ‘meşru hakimiyetini’ kendine kanıtlamaya çalışan insanoğlu kendini de kategorize edecek (“böl ve fethet”) ve kendinden en uzakta olanlardan başlayarak sırayla tüm “öteki” kategorilerinin de üstünde hakimiyetini kurma isteğiyle yanıp tutuşacaktı. Ve nitekim “öteki”lerin, Fransa’daki göçmenlerin, İslami uçların, ezilen etnik grupların huzur vermediği günlerimiz... Ama şimdilik konumuz doğa.)

av ve doğa aşkı


.
avcılık denince bu spora uzak olan kişilerin bakış açısı aniden öldürmek ,katletmek gibi görünür .aslında öylemidir avcılık avcılık öldürmekmidir ? asla, avcılık doğayı sevmektir, avcılık onu korumaktır .avcılık bir aşktır doğaya karşı ,avcılık hayvan sevgisidir ta içten gelen .benim için orda bulunmak doğayla iç içe olamak onu yaşamak tır önemli olan ,köpeklerimle birlikte dağlarda koşturmak yağmurda ıslanmak dağda yaktığın bir ateşin başında oturup arkadaşlarınla sohbet etmek , bulduğunuz bir cubuğun ucuna takıp pişirdiğiniz sucuk. tek bir zeytin tanesi ,közün üstünde ısıtıp yediğiniz is kokulu ekmek parçası ,onun üsütne içtiğiniz 1 bardak közde demlenmiş çay .asla hiçbirşeye değişilmez .doğayı avcılığı seviyorum. ölene kadarda sevicem

işte seko


işte bizim sergio oda bir doğa aşığı domuzları çok seviyor,ama bazen avdan boş dönerken üzülüyor ama olsun o ekibin bir parçası

17 Aralık 2007 Pazartesi

kuzenim murat idris ve ben


güzel bir avdı yine ateş başında sohbet,aslında avın en güzel tarafı dağdaki soğuk havadaki sıcak bir bardak kahve veya çay avında heycanlı sohbetiyle herşey mükemmel

köpeğimi öldürdüğü için kızdım ve kulağını çektim


kötü avdı

bu av gerçekten canımı yaktı,barağın kardeşini öldürdü ama bu avcılık öldürmek varsa ölmekte var

barak ın domuzla aşkı


barak domuzu vurduruyor ama arkasından üzülüyormu ne ::::)))))

gümüş


barut


usta köpeklerim




barak ve maya

avdaki yemek ve çay molaları bir başka güzelll



domuz avı


işte bir av günü,

bir dalış günü


denizin altı anlatılmaz yaşanır....