4 Şubat 2008 Pazartesi

kurt kayası (3 şubat 2008 pazar)






15 günlük yaralanma arasından sonra ,tam olmasa da nisbeten barak kendini toparladı. barut hala av yasağında. bu hafta sadece barakla olsa da ava gidecektim. heycan yerine gelmişti. akşamdan başladım bir sonraki günün avın hayalini kurmaya, heycandan uyku zaten yok. gözlerimi kapatıp barağın kokuya ses verişini, domuza sarışını hayal ediyorum. kalbim güm güm çarpıyor.
sabah aynı heycan ve ahenkle çıktım köpeklerimin yanına. barağı yerinden çözdüm, barut yalvarırcasına bağırıyor, yerlere atıyor kendini. üzgünüm oğlum deyip devam ettim yola.
eminle buluşup çıktık yola mera ve avını çok sevdiğimiz kurt kayasına doğru. bir avcı arkadaşımız candan da şirinceden çıkıp bizimle aynı noktada buluşacak(avcı arkadaşımız diyorum çünkü artık misafirimiz değil), biraz geç kalmakla beraber nihayet geldi. candan gelir gelmez çözdüm barağı, ilk salacağım yere doğru yürüdüm. zaten içim kıpır kıpır yerimde duramıyorum. kurt kayasından kömür ocaklarına doğru giderken elimde bir koku tuttu barak, beni burdan sal dercesine asıldı. ben biraz daha alt tarafa inip ordan salmak istediğim için devam ettim, istediğim noktaya ulaşınca çıkarıverdim barağı.
15 gündür evde bağlı ve yaralı, sıkılmış iyice. yel oldu adeta daldı ormana. girer girmez ufak tefek çok keyifli olmayan ses vermeye başladı. barağı çok iyi tanıdığım için o tuttuğu izin orda yatmadığını biliyordum. biraz o izle uğraştı ve yukarıya yanıma doğru çıktı. beni geçmesiyle gelirken elimde tuttuğu ize doğru gitti. oraya ulaştığında çok neşeli ses vermeye başladı, izle dere içine doğru devam etti. barak ses verdikçe benim neşem daha da yerine geldi, özledim dağda köpek sesini. barak tam dere içine ulaştı, benim kalbimi yerinden çıkaracak sesi verdi o anda: domuzun başına varmıştı. orda uzanıp saatlerce o sesi dinleyebilirim.
biraz sardıktan sonra yanaşmaya başladım bağıra çağıra havaya ateş ederek. domuz kalktı yürüdü. karşıdan çok net seyrediyorum o güzel hayvanı. evet yürüdü hayvanda güzel, güzel olmayan tek şey ters tarafa kaçması. biraz uğraş koştur falan ama yetişmek çok zor önüne. yaklaşık 2 saat sonra eminle candan barağı dönüş yolunda tutarak yanıma geldiler.
ilk avı yapmıştık, saat zaten öğlen oldu, yaktık ateşimizi koyuldu çaydanlıklar ateşe. tam bu sıra balatçık köyünden musatafa da ava katılmak için yanımıza geldi. avın sohbeti yapıldı sucuklar yendi çaylar içildi. yine doğada her şey çok mükemmeldi. yemek çay faslı bittikten sonra bir av daha yapmak için hareketlendik hemen.
herkez yerlerini aldı. ben de barakla beraber yürüdüm şerit aşşağı, bir müddet indikten sonra saldım barağı. daldı hemen ormana yaklaşık 10 dk sonra karşı yamaçtan sesi gelmeye başladı, uğraş uğraş o izi çıkaramadı. heralde akşam yaylım iziydi. iyice bahçe içlerine inmeye başlayınca tuttum ve başka yöne doğru yönlendirdim, ben de ardından. bütün dağı gezdik beraber, barakta tek bir ses yok. kurt kayasına doğru yöneldim. üst yola çıktığımda emin ve candan da oraya geldiler. ismi lazım değil avcı arkadaşlarımdan bir tanesi dedi, "ee koşmaya geldik ama sen bizi saatlerdir oturtuyorsun". bak bak bak yaw bütün dağı gez domuz bulacam diye bütün avın rezilliğini çek bir de fırça ye, sanki domuzu buldum da sakladım. o gazla tekrar aldım köpeği yanıma, bu sefer kuş inine doğru bütün dağı alt üst etmeme rağmen barak yine bir koku tutamadı. olacak ya işte. neyse yine el mahküm boş boş geldim bunların yanına. ben yeter çay dedim, emin alt parçayı da arayalım dedi. eminin dediği ufak bir parça. ben de madem av yapacaz daha, sadece orası olmaz komple kömür ocaklarını kesin deyip yürüdüm.
yine yerleştiler yerlerine. ben de barakla yerime doğru hareket ettim. herkezin yerini aldığını görünce çıkardım 3. kez barağı elimden. alt taraftaki toruluğa doğru girdi, ordan bana doğru yöneldi, birden kıyamet koptu sanki barak deliler gibi sarmaya başladı. hemen davrandım havaya 6-7 el ateş etmeme rağmen kıpırdama yok. ya domuz kalk yürü bak gelicem yatakta vurdurma kendini bana desemde ıı tınlamadı beni. yavaş yavaş yatağa inmeye başladım, iyice yaklaştım. ben köpeğin sardığı yere doğru bakarken önlerim hep domuz doluymuş. orman yürümeye başladı sanki, her taraf, yer gök domuz oldu birden. bir tek domuz köpekle ayrıldı, barak onu kovarken geri kalan alay ise köpeksiz olarak eminle candanın üzerine. barağın kovduğu domuz mustafaya doğru çıktı, mustafa domuzla karşılaşıyor ama atamamış. hemen mustafaya bağırdım köpeği tut diye. mustafa tam barağı tutmuştu ki, eminle candanın olduğu yerden ardı ardına silah patlamaya başladı. mustafa da oraya doğru hareket etti, gider gitmez o da atmaya başladı.
olduğum yerden onlara doğru hareket ettim. olay yerine geldiğimde eee sonuç ne oldu? kim attı? maalesef az önce bana fırça atanlar domuza atıp vuramamışlar. fırça sırası bendeydi ama neyse fazla üzerlerine gitmedim. sonuçta emin 1 domuz mustafa da 1 domuz vuruyor. son dakika golü gibi yine avımızı güzel yapmıştık. oturduk yaktık ateşi koyduk çayımızı muhabbet resim falan derken bitirdik yine bir günü. güzeldi hem de çok güzel.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

ya kardeşim dağda domuz bırakmadınız.biraz yavaş seneyede lazım bunlar.senin elindeki köpekleri çalmak lazım yoksa gerçekten domuzun neslinde bir azalma olcak.

Adsız dedi ki...

abi çok iyi ya her av başka bir güzel.inşallah böyle devam eder.kazasız belasız

Adsız dedi ki...

iyi vallaha sen götür domuzları bizde hala ava çağıracaksın diye bekleyeleim.hala umudum var illaki bir gün çağırırsın.rastgele