1 Ocak 2008 Salı

candan turhan (doğanın gönlünü alabilecek miyiz?)


İşte bugün bizi dehşete düşürerek her yönden hayatımıza sızım sızım sızan, hayatımızın kontrolünü ele geçirmeye savaşan doğanın başlangıç hikayesi. Bunca zaman usul usul boyun büküp sesini çıkarmadan bekleyen, hükmedilmekten gocunmazmış gibi sinmiş duran doğa iyisiyle kötüsüyle hayatımıza engellenemez şekilde sızarken ne yapıla? Doğal çaylar içerek, yoga-jimnastiği yaparak, dağ otellerine tatile giderek, vejetaryen olarak gönlü alınabilir mi doğanın?
Modern insan, mütehakkim insan, muktedir insan aciz bir kukla gibi devasa bir elin
içinde ordan oraya fırlatılırken, kontrol edemediği için dehşet içinde... Modern insanın sığınacak bir inancı bile bırakılmamışken. İnsanoğlunun hakim olamadığı, elle tutulamayan, insan zihninin, çalışmasının ürünü olmayan her şey itibardan düşmüşken. Tahminlerin ötesinde depremler, şehirleri yutan seller, modern hayatı felç eden soğuklar, açıklanamaz elektrik kesintileri, nerden çıktığı anlaşılmayan ölümcül hastalıklar, boğucu sıcaklar, insanı ve dehasını ve hakimiyetini bir kuru yaprak gibi parçalayarak savuruveren kasırgalar, rüzgarlar... Şimdi hakim olan kim?

Elindeki tek alet çekiç olan, herşeyi çivi olarak görür. Modern insan, uzmanlaştığı tek yaklaşım olan mücadele gücü ve hırsıyla ait olduğu, ait hissettiği yerde, şehirde hakimiyet savaşına devam ededursun. “Öteki” insan sürdürülebilir yaşam için başka bir yol, başka bir şekil, başka bir yöntem olduğuna inanacak, -çeşitli nahoş sıfatlarla damgalanma pahasına- başlangıçtaki duruma öykünecektir: İnsan zihni hakimiyeiken...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

güzel vede ders alınması gerekenbir yazı...